30 Aralık 2011 Cuma

doğal afetler hakkında bilgi


Doğal Afet

Doğal afetler, can ve mal kayıplarına neden olan doğa olaylardır. Bu tür doğa olayları, yeryüzünde her zaman olmuştur. Ancak doğal afetler, insanın doğal dengeyi bozması oranında artarak devam etmektedir. Depremler, sel ve taşkınlar, heyelanlar, çığ, kuraklık ve diğerleri insan yaşamını olumsuz etkilemektedir. Geçmişte depremlerin yok ettiği uygarlıklar bile vardır.



 Doğal Afetler
Doğal afetler: Kaynağını yerden veya atmosferden alan, can ve mal kaybına yol açan deprem, sel, heyelan, Çığ, dın, fırtına gibi olaylardır.




DOĞAL AFETLER NASIL OLUŞUR

Doğada hiçbir şey durağan değildir. Gerçekte doğa, düzenli değişimlere sahiptir.
Bu değişimler bazen önceden tahmin edilebilir gelişmelerdir veya mevsimsel hava koşullarında olduğu gibi normal bir döngüsel olaylar dizisidir. Buna rağmen büyük çoğunluğu önceden tahmin edilememektedir. Önceden tahmin edilemeyen bir olay meydana geldiğinde ve bu olay olağanüstü bir özellik gösterdiğinde hem insanlar, hem de çevrenin diğer öğeleri için bir tehlike halini alır. Bu durumda, böylesi bir olay, doğal afet olarak tanımlanır.
Doğal afet kavramının ortaya çıkışı ile ilgili bir diğer özellik ise, doğal bir çevrede varlığını sürdüren toplumların beklenmedik bir anda canlarının, mallarının ya da güvenliklerinin tehlikeye girmesi veya yok olmasıdır. Bunlar çığ, kıyı erozyonu, kuraklık, deprem, sel, sis, don, dolu, toprak kayması, yıldırım, kar, kasırga (tropikal siklon, tayfun), hortum, volkanik patlamalar, tsunami ve rüzgârdır. Bazı çevresel bozulmalar da bir afet nedeni olabilir veya bunların yayılmaları bir afetin ortaya çıkmasına sebep olabilir (sözgelimi, ormanların yok edilmesi ve çölleşme gibi ).
En genel tanımıyla afet; insanların yaralanmalarına ya da yaşamlarını yitirmelerine neden olan ve/veya mal, tarım ve çevreye zarar veren tehlikeli durumlar veya olaylardır.
Sıklık ve tehdit: Bazıları çok sık meydana gelirler ve bu nedenle de diğerlerine göre çok daha büyük bir tehdit oluştururlar
Etki süresi: Bazıları uzun bir dönem sonrasında biterken, bazıları ise süre sınırlamasına sahip değildir (bir hortum sınırlı bir sürede sona ererken, bir kuraklık yıllarca sürebilir).
Başlangıç hızı: Bazı felaketler aniden bazıları da günler ya da saatler öncesinden uyararak meydana gelirler
Etki alanı: Bazı felaketler küçük bir alanda etkili olurken bazıları ülkenin tamamını etkileyebilirler. Bazıları ise tek bir afetin neden olduğu ve başlangıçta küçük bir alanda etkili olan fakat zincirleme reaksiyonlarla diğer birçok afete de sebep teşkil eden ve böylece çok daha büyük alanlarda etkisini gösteren felaketlerdir
Tahrip gücü: Bu durum çoğunlukla zararın tipine göre değişir.
Önceden tahmin edilebilirliği: Bazı afetler belirli bir düzende ve belirli bir yolu izlerler, bazıları ise aniden ortaya çıkarlar ve etkileri tahmin edilemez (sözgelimi, bir nehir taşkını, genellikle, taşkın ovası olarak bilinen bir alanla sınırlıyken, zehirli gaz sızıntıları sınır tanımazlar ).
Kontrol edilebilirliği ve insanlara zararı: Bazı felaketlerde, bizler, tamamen çaresiz kalırız ve felaketleri kendi doğal akışlarına bırakmak zorunda oluruz. Bazılarında ise, oluşumlarını önleyemesek bile etkilerini en aza indirebilecek önlemleri almamız mümkündür (sözgelimi,
tornadolar ve orman yangınları için önceden tedbir alınabilir ve kontrol altında tutulabilir















eski model bisikletler

A lm. Fahrrad (r), Fr. bicyclette, İng. bicycle. Tekerlekleri, ayak çevirmesi ile dönen, pedallı iki-üç veya dört tekerlekli binek aracı. Oyuncak yapmaya meraklı olan Fransız Sivrao Kontu, 1790 senesinde bir kalas parçasının iki ucuna birer tekerlek koyarak ilk bisikleti yaptı. “Célérifêre” adını verdiği bu oyuncağın gelecekte milyonlarca insan tarafından kullanılacağının hiç farkında değildi. Oyuncağın üzerine ata biner gibi oturuluyor ve ayaklarla yerden hız alınıyordu. Başka bir Fransız bunu biraz geliştirdi. Oturma yerine (sele) ile bir de gidon ilave etmişti. Böylece hem üzerinde oturulabiliyor, hem de istenilen yere çevrilebiliyordu.

1818 yılında İngiliz makinisti Birck oyuncak bisikleti demirden yapmıştı. Pratik olmayan, ağır, yürütülmesi zor bir araç olmuştu. Nihayet 1855 yılında Fransız baba-oğul ön tekerleğin göbeğine bir pedal takmayı başarmışlardı. Bu aletlerine Latince iki tekerlek manasına gelen kelimelerden faydalanarak “Bicycle” (Bisiklet) adını verdiler. Bisiklet önce İngiltere sonra da bütün Avrupa'ya yayıldı. Yayılma ve gelişme o kadar hızla oldu ki, 1871 yılındaki Alman-Fransız savaşında Fransız ordu birliklerinde bisiklet kullanıldı.

Fransa'da kurulan bisiklet fabrikası imalata başladıktan bir yıl sonra, İngilizler de yeni bir model hazırlayıp piyasaya sürdüler. 1875 yılına kadar, bisikletlerde hızın ön tekerleğin büyüklüğüne bağlı bulunduğuna inanılıyordu. Bu sebepten ön tekerleklerin çapı 1.75 metreye kadar çıkarılırken, arka tekerleklerin çapı 30 santimetreye kadar inmişti. Bu durum bisikletin yalnız uzun boylu, uzun bacaklı kimseler tarafından faydalanılan bir araç haline gelmesine sebeb oldu. 1875 yılında yapılan üç tekerlekli bisikletlerle kısa boyluların da binmesi sağlandı.

Ayna dişlisi ve rublenin keşfi ile pedal, iki tekerleğin ortasına getirildi. İki dişli de zincirle birbirine bağlandı.

1888 yılında John Boyd Dunlop adındaki bir veteriner tahta tekerlekler üzerine içi hava dolu lastikler geçirince bisiklete binmek rahat oldu. Bundan sonra bisiklet modelleri gittikçe artan bir hızla değişirken, bisiklet yarışları da başladı. Dünyada ilk bisiklet yarışı 1869'da Paris ile Longchap arasında yapıldı. İlk mukavemet yarışını Christia Terront 3 saat 40 dakika 20 saniye ile kazanmıştı. Günümüze kadar olan gelişmeler, olimpiyat ve dünya şampiyonaları milyonlarca insanı velodromlara çekmektedir.

Bisikletin başlıca parçaları: Bisiklette yaklaşık olarak 1000 parça vardır. Mekanik olarak; 1) Kadro, 2) Gidon, 3) Frenler, 4) Sele ve borusu, 5) Tekerlekler, 6) Pedal, ayna dişlisi ve mili, 7) Zincir, 8) Ruble gibi bölümlere ayrılır.

Bisiklet yarışları (sporu): Bisiklet sporu, dağlık arazide, düz yollarda, kapalı salonlardaki pistlerde ve motorsiklet arkasında olmak üzere çeşitli şekillerde yapılır. Bu spor tek veya ekiple amatörler ve profesyoneller arasında olur. Yapılan müsabakalar öncelikle yol ve pist olmak üzere ikiye ayrılır. Yol yarışları, etaplı, tek günlük, saate karşı, motorardı ve takım yarışları; pist yarışları ise 4 km takım, 4 km pursuvit, 1 km sürat, 1 km saate karşı, puanlı yarışlar, turatlama yarışları şeklindedir.

Yarış bisikletleri 7 kg ile 10 kg arasında ağırlıkta olabilir. Bu ağırlık son yıllardaki teknolojik gelişmelere bağlı olarak daha aşağıya indirilmiştir. Pist bisikletleri daha hafiftir. Ağırlığı 5,750 kg ve 6,500 kg arasındadır. Bunlarda fren bulunmaz, yol bisikletlerine göre daha hafif malzemelerden yapılırlar. Bisiklet yarış pistlerine "velodrom" denir. En normal pist üç turu 1 km edecek şekilde olanıdır. Stadyumdaki pistler 500 m olarak yapılır ve iki turu bir kilometredir. Genişlikleri ise, 5-10 m arasındadır.

Türkiye'ye ilk bisikletin hangi tarihte ve kim tarafından getirildiği bilinmemektedir. Girişi oldukça eski olmasına rağmen spor olarak benimsenmesi 1910 yılından sonraya rastlar. 1912 yılında ilk bisikletçilerimiz Paris Olimpiyatlarına katıldılar.


29 Aralık 2011 Perşembe

KEDİLER HAKKINDA BİLGİ

  • Kediler yüksek tansiyon hastalarına iyi gelmekte ve kan basıncını azaltmaktadır.

  • Kedilerin duyma yetileri köpeklerden ve insanlardan daha güçlüdür.

  • Kediler karanlıkta insanlardan 6 kat daha iyi görürler.

  • Her 3 Amerikalı'dan biri kedi besliyor.

  • Bir kedinin kürkünün bir santimetrekaresinde 12.000'in üzerinde tüy bulunur.

  • Kediler elektrik prizleri ile kablolarla oynamaya bayılırlar. Ama bunlar kediler için çok tehlikeli olabilir. Bu yüzden evde kedilerin zarar görmemesi için elektrikli eşyalar kontrol altına alınmalıdır.

  • Kedilerin bıyıkları çevredeki hareketlere karşı son derece duyarlıdır. Ani bir hareket hemen bıyıklar tarafından algılanır.

  • Kediler, avlanma sahalarını "ev sahaları" olarak kabul ederler ve bir erkek kedinin ev sahası dişi kedininkinden yaklaşık 10 kat büyüktür.

  • Londra'da bir stadyumda 'görevli' bir kedinin 6 yıl içinde yaklaşık 12.500 adet fare avladığı rapor edilmiştir.

  • Bir yavru kedinin sağlıklı bir yetişkin olabilmesi için en azından 3 ay boyunca annesi ile birlikte kalması gerekir.

  • Erkek kediler 6-8 aylıkken, dişi kediler ise erkek kedilerden yaklaşık 2 ay önce erişkinliğe kavuşurlar.

  • Kediler yüzebilirler ama iyi yüzücü değildirler. O yüzden deniz, nehir, yüzme havuzu gibi su bölgeleri kediler için düştükleri takdirde çok tehlikeli olabilir.

  • Kediler kendilerine ait sahayı yoğunlaşmış sidik ile işaretleyerek diğer kedilerin o alana girmemesi için bir tür uyarıda bulurlar.

  • Evde yaşayan kediler ev eşyalarının ve kendi eşyalarının (su, yemek kaplarının, tuvaletlerinin) yerlerinin değişmesinden hiç mi hiç hoşlanmazlar.

  • Kedilerin yemeklerini ayakaltı bir yere koymayın. Yemek yerken mahremiyet isterler. Bu sebeple sıkça geçilen yerler yemek alanı olarak doğru değildir.

  • 1949-1964 yılları arasında Britanya Pasaport Dairesi'nde çalışan Peter isimli kedi kadrolu personel arasındaydı ve yılda 6.5 sterling ücret alıyordu.

  • Ne yazık ki şehir hayatı kediler için çok tehlikeli olmakta.. Örneğin 750 bin kişinin yaşadığı Baltimore kentinde her yıl 5.000 kedi trafik kazalarının kurbanı oluyor.

  • 1950 yılında dağcıları izleyen İsviçreli bir kedi dağcılarla birlikte Alplerin zirvesine (4.478 metre) çıkmıştır.

  • Kediler oyun oynamaya bayılırlar. Özellikle yavru kediler için oyun aynı zamanda sosyalleşme anlamındadır.

  • 17. yüzyılda kedileri cadılıkla ilgili gören Avrupalılar kedileri kıyıma yönelince Avrupa 18. yüzyılın başında vebaya yenik düşmüştür. Ama Avrupa'yı vebadan kurtaran yine kediler olmuştur.